Cumartesi, Temmuz 30, 2005

8 parmak

Hiç istemediğim bir olay sonucunda serçe parmağımı kırıldı ve kaşım açıldı. Sakarya'da özel bir hastane arıyorum ama kimse telefon numarasını bilmiyor. 118'den bir iki hastane telefonu aldım, kaydettim.

İlk hastaneyi aradım, Bilge Hastanesi. Ambulans istedim, gece ambulanslarının çalışmadığını söylediler.

Kendilerine iyi niyet dileklerimi sundum ve diğer hastaneyi aradım. Adatıp. Ambulansı yollayacaklarını ama beni daha iyi tanıması için ambulans geldiğinde ellerimi havaya kaldırmam gerektiğini söylediler, tereddüt etmeden kabul ettim. 15 dk sonra ambulans geldi dediklerini yaptım ve gerçekten de durdu :)

Trafikte hızlı bir şekilde ilerlerken açılan kaşıma operasyon yapan hemşire hanım ani bir frenden sonra üzerime düştü ve tentürdiyot şişesini döktü.

Hastaneye girdiğimde ise nöbetçi doktor şişen parmağımın röntgeninin çekileceğini kaşıma da 4 diliş atılacağını söyledi. Röntgenden gelen haber kötü, serçe parmağım kırılmış. Doktorun açıklaması ise daha acı. "Ben dikiş atmayı biliyorum ama alçıyı yapamam, yarın sabaha kadar bekleyin".

Dikiş atarken cep telefonumdaki duvar kağıdındaki köpeği çok sevdiğini söyledi. Ona o köpeğin benim köpeğim olduğunu söyledim. Dikiş atılan kaşımı unutabilmek için konuyu dağıtıp 7 yavrusu daha olduğunu da ilave ettim.

Etmez olaydım.

Adam bana bakıp "Güzeeeellllll. Yavruların biri benim" dedi. Ben de onları yaşatmaya çalıştığımızı, annelerin öldüğünü söyledim. O da "bana ben yaşatırım benim işim bu sen bana ver birini" dedi ve vermezsem bu dikişlerin izinin kalacağını ama verirsem bu izin kalmayacağını söyledi.

Şaka biliyorum ama...

Adam "Veriyomusuuuunnn?" dedikten sonra ipliği o kadar gerdiriyor ki cevap verene kadar. "Lan önce bi yaşasınlar hayvanlar" dedim. Neyse o arada dikişler bitmiş.

Sabaha kadar hastanede bekledim ve doktor da geldi. Gece nöbet bekleyen doktorun yapamam dediği şeyi o yaptı. Dondurma yedikten sonra kalan saplardan birini aldı ve parmağımın altına koyup sardı ve geçmiş olsun dedi. Sabaha kadar bunun için bekledim.

Faturalama işlemleri de ilginç oldu. Tam 10 dk bekledim fatura alabilmek için. 4 dikiş ve üzerinde Panda yazmayan bir dondurma çubuğu ile sarılan serçe parmak operasyonun maliyeti 350 YTL.

Özel sağlık sigortam karşılıyor karşılamasına da keşke daha iyi olabilselerdi. Ha unutmadan hastaneden giderken arkama bakmamaya ve hızlı yürümeye çalışsam da yine de hastanenin sloganını okumadan edemedim;

"Adatıp Doğu Marmara'nın en büyük ve en iyi hastanesi"

Not: Adatıp belki de ayrı ayrı yazılıyordur bilmiyorum ama içimden bir ses yine de hepsini sıkıştırıp tıbbi atık deposuna yollamamın kendimi daha iyi hissettireceğini düşündüm.

Gönüllü anne

7 yavruya şırınga ile 24 saat boyunca 2 saatte bir mama verirken tv'de yayınlanan haberimizin ardından gelen telefonlar sonucunda Sakarya halkına teşekkürlerimizi sunarak gönüllü anneyi bulmanın sevincini yaşadığımızı ileteyim.

Şu anda 7 tane tosun gibi yavru anneyi resmen sömürüyorlar. Aşılarını ve gerekli bakımını yaptığımız anne bir sokak köpeği. Yavruların hepsini sahiplendi. Kendi yavruları yaşamamış maalesef :(

Yavruların gözleri henüz açılmadı. Biraz büyüyüp kendi mamalarını yiyecek kadar olsunlar o zaman onlara bakabilecek kişilere vermeye hazır olacağız.

Çarşamba, Temmuz 27, 2005

Mavinin kahverengi ile buluştuğu yer

Geçtiğimiz haftasonu beklenen doğum gerçekleşti ve bize emanet edilen dişi Husky köpeğimiz tam 7 yavru dünyaya getirdi. Hepsi de tombul ve sağlıklı olan yavruların bu kadar fazla olması sevindirirken aklımıza gelen kötü şey başımıza geldi ve henüz bir yaşında olan anne bu kadar fazla yavrudan dolayı yorgun düştü ve kendini toparlayamadı. Her ne kadar veteriner kontrolünde iğnelerle ayakta tutmaya çalışsak da son birkaç yılın en acı gününü bana yaşatarak ellerimde can verdi.

Daha acı olanı ise yavruların acıktıkları zaman çıkardığı sesler.

Özel bir mamayı şırınga ile yavruların ağzına enjekte ederek hayatta tutmaya çalışıyoruz. TV'de haber de yaptırdık ve gönüllü anne olabilecek köpek aradığımızı ilettik. Telefonlar gelmeye başladı ve şu anda onun için uğraşıyoruz.

8 aydır bizde olan ve o masmavi gözleri ile tam da gözbebeğimize bakan gelinimizi çok ama çok özlüyoruz.

Perşembe, Temmuz 21, 2005

Bir fare tık dedi, fareden kaçtı sinek!

5 dk. önce başıma gelen bu olayı aynen aktarıyorum.

"İlgi duyduğum web sitelerine yazı yazarken 3. katın açık olan penceresinden nasıl girdiğini anlamadığım bir sinek hayvanı, monitörüme konmuştur. Sıcaktan o kadar bunalan ben, kılını kıpırdatmaya çekinirken mouse'u sineğin olduğu bölgeye getirip sineğin ayakları arasında daire çizdim ve sinek korkup kaçtı."

Hikaye kısaca böyle arkadaşlar.

Ama beni etkiledi. Hayır, gecenin bu saatinde yapacak birşey yok ya, sinekten yağ çıkarmaya çalışır gibi sinekten hikaye çıkarmaya çalışıyor da olabilirim ama sineğin bu küçük kanat hareketleri, bilgisayar dünyasının dev adımlarına dönüşebilir.

Mesela küçükken pazarda kullanılan kasaları alır yere yem atar o kasayı da bir ipe bağlı bir çubuğun üzerine yerleştirir ve pusuda beklerdim. (Ankara'da oluyor bunlar. "Çocukken pusu musu nedir bu shiftdelete hocam?" dediğinizi duyar gibiyim ama yalansız aktarıyorum işte. Sonra sakalar gelir yem yerken ben de ipi çektiğimde bazıları kaçarken bazıları da içeride kalırdı. Onları beslemekten keyif alırdım.

Uzatmayayım ben :) Şimdi bu sineğe benim monitörümde çekici gelen şey neydi acaba?

Sevdiğim bazı web sitelerinin gece bu saatte olması sizi sakın bazı düşüncelere sevketmesin. Söz konusu siteler, görsellikten ziyade daha fazla metin barındıran sitelerdi. Anlatabiliyor muyum? :) Ya da siz mutlaka anlayın ne demek istediğimi.

O zaman monitörleri kullanarak elde edilmesi zor olan ve yapılması için çok emek isteyen bazı hobileri gerçekleştirebilir mi? Mesela ben LCD TFT monitörü bahçeye yatırarak üzerine saka gelmesini sağlayabilir miyim?

Şu sineğin yaptığına bakar mısınız?

Salı, Temmuz 12, 2005

Dede mi oluyorum ne?

1 yaşını henüz dolduran arkadaşım Shift'in bu hafta çocuğu oluyor. Gelin kızımız başkasına ait aynı cinsten güzeller güzeli bir Husky.

Veteriner'in dediği tarihe göre Cumartesi ya da Pazar günü torun sevebilecekmişim.

Görüntülerini buradan da yayınlamayı planlıyorum. Kullanacağım kamera ve fotoğraf makinesi, cep telefonu için sponsor arayışına şimdiden girdim.

Sağlıklı olmalarını ise herşeyden daha çok istiyorum.

Ülker'in yeni bebe maması

Ünlü kuruluşumuz ve sanayimizin yüzakı Ülker'in yeni reklamını biraz önce izledim.

Reklama göre bu mama sadece kahvaltıda bebeklere yediriliyormuş. Etkisi ise; bebekler daha hızlı öğreniyormuş ve öğrendikerini asla unutmuyormuş.

Kendi blogumda ilk küfürümü alıntı yaparak yayınlamak istiyorum;

"Yok ebenin a*ı Ali Sami." (*)

(*Telegol ekibinden)

Pazartesi, Temmuz 11, 2005

Deniz Arcak izleyelim.


TRT 1'de geceleri bu programı izlemenizi tavsiye ediyorum.

"İçinizden, bu kız bu kadar hata yaparken neden bu kadar mutlu?" diyesiniz geliyor. Bilgisayar başında olduğum bu saatlerde başka hiçbir program beni eğlendirmezken Deniz Arcak beni güldürmeyi başarabiliyor.

Bu kadar kötü ses ve bu kadar kötü bakışın bana neden komik geldiğini de anlamış değilim ama bu programın sıkı takipçisi oldum şimdiden.

Süreçleri benzetmek gerekirse; "Dikkat Şahan Çıkabilir" hayranlığı da bu şekilde başladı.

Merhaba Dünya


Programlama kitabı yazan her yazar bu şekilde başlıyor ilk örneğine. Ben de bu başlığı atarak başlıyorum.

Bu siteyi daha çok beni tanıyan kişilerin ziyaret edeceğini bildiğim için kendimden çok bahsetmeyeceğim.

Burayı da bir nevi günlük olarak kullanacağım.

Burada geçen olaylar ve karakterler tamamen gerçek olup şifrelenmiş olarak yayına girecektir.